TL tasarrufların yüzde 81'i bireysel kredilere gidiyor (2)
-Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin:
-"(SPK'nın Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliği ile ilgili) Önerimiz şu;
(Uluslararası düzenlemelerde bu konuda öngörülen hususların birçoğu
BDDK'nın Kurumsal Yönetim İlkeleri Yönetmeliği'nde var. Dolayısıyla,
bu konu onlar dikkate alınarak yeniden değerlendirilmelidir)"
-"Önerilerimizi çok yakın bir zamanda gönderdik. Bize 'ikinci yarıda
ele alacağız' dediler"
-"Bir yandan bankaların sermaye yeterliliğinin yüksek olmasını,
bilançolarının dengeli, aktif kalitesinin yüksek olmasını istiyoruz.
Ama bir yandan aktif kalitesini olumsuz etkileyebilecek bir düzenleme
olarak bu hususu (Borçlar Kanunu'nu) gündeme getiriyoruz"
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri
Ekrem Keskin, SPK'nın Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliği ile ilgili "Uluslararası
düzenlemelerde bu konuda öngörülen hususların birçoğu BDDK'nın Kurumsal Yönetim
İlkeleri Yönetmeliği'nde var. Dolayısıyla, bu konu onlar dikkate alınarak yeniden
değerlendirilmelidir" şeklindeki önerilerini sunduklarını ve ikinci yarıda
konunun ele alınabileceğini bildirdi.
Keskin, TBB tarafından hazırlanan "Bankacılık Sektörü 2012 İlk Yarıyıl
Değerlendirmesi"ni açıkladığı basın toplantısında soruları yanıtlarken, Sermaye
Piyasası Kurulu'nun (SPK) Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliği'nin bankalar için
uygulanmasının 2013'e ertelendiğini hatırlattı.
Bu konuda SPK Başkanı ve yöneticilerin bankalardan görüş beklediklerini,
Tebliğ'de gelen görüşlerle birlikte Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
(BDDK) ile de görüşerek bir düzenleme olabileceğinin sinyalini verdiklerini ifade
eden Keskin, önerilerini SPK'ya sunduklarını bildirdi.
Keskin, "Önerimiz şu; uluslararası düzenlemelerde bu konuda öngörülen
hususların birçoğunun BDDK'nın Kurumsal Yönetim İlkeleri Yönetmeliği'nde var.
Dolayısıyla, bu konu onlar dikkate alınarak yeniden değerlendirilmelidir' dedik.
Önerilerimizi çok yakın bir zamanda gönderdik. Bize 'ikinci yarıda ele alacağız'
demişlerdi" diye konuştu.
-"Tedirgin eden genel işler şartlarıyla ilgili"-
Borçlar Kanunu'nda ise bankacılık sektörünü ilgilendiren iki önemli konu
bulunduğunu, bir tanesinin genel işlem şartları olduğunu ifade eden Keskin, şöyle
konuştu:
"Düzenlemede bankaları tedirgin eden konu şu; genel işler şartlarında diyor
ki 'Müşterinizle oturun, kredi sözleşmesini detaylı olarak çalışın. Müşteriniz bu
sözleşmenin her bir maddesini kabul ettiğine dair size teyit versin. Bunlar
yapılsa dahi sözleşmede müşteri aleyhine olan maddeler geçersiz sayılır.' AB
uygulamalarında birçok ülkede genel işlem şartları tacirler arasında
uygulanmıyor. Uygulanan ülkelerde ise 'Eğer sözleşmede karşı tarafın durumunu
olağanüstü olumsuz etkileyecek bir madde varsa...' diyor. Dolayısıyla bankacılık
sektöründe bu konudaki itirazların kaynağı şu; bankaların alacaklarını tahsil
etmesini düzenleyen yasalar çok uzun sürelerde yanıt veriyor. Bir tacir genel
işlem şartlarına uygun olarak sözleşmesini yapmış, ama karşı tacire zarar verecek
bir madde var, buna rağmen tacirler kabul etmişler. 'Bu bana zarar verdi, bu
sözleşmenin bu maddesi geçersizdir' dediğinde geçersiz hale geliyor. Bu nedenle
fevkalade olumsuz. Bir yandan bankaların sermaye yeterliliğinin yüksek olmasını,
bilançolarının dengeli, aktif kalitesinin yüksek olmasını istiyoruz. Ama bir
yandan aktif kalitesini olumsuz etkileyebilecek bir düzenleme olarak bu hususu
gündeme getiriyoruz."
-Kefalet sözleşmesi...-
İkinci unsurun kefalet sözleşmesi olduğuna dikkati çeken Keskin, "Kanunla
'10 yıldan daha uzun vadeli kefaletler geçersizdir' dendi. Şu anda diyelim ki 15
yıllık kredi verdiniz ve 15 yıllık kefalet aldınız. Bu kanunla birlikte 15 yıllık
kefalet geçersiz oluyor" şeklinde konuştu.
Bu durumda sözleşmeye imza atan tarafla yeni bir kefalet sözleşmesi
yapılabileceğini, ancak 'vermem' demesi halinde kredinin kapatılacağını kaydeden
Keskin, "Şu anda bankalar harıl harıl bu konularla uğraşıyor ve bu konuların
yaratacağı sonuçlarla ilgili çalışıyor" dedi.
-"Hizmeti alan bedeli ödemezse almayanlar öder"-
Ekrem Keskin, bankaların verdiği hizmetler karşılığında aldıkları ücretlere
ilişkin bir soru üzerine, bankacılık sektöründen hizmet alanların bu hizmetin
bedelini ödememeleri halinde bunun bedelinin bu hizmeti almayanların ödeyeceği,
yani hizmetin bedelinin ücret halinde ödenmemesinin bankalara faiz marjı olarak
yansıyacağı şeklinde sektörde bir yaklaşım bulunduğunu söyledi.
Bundan dolayı faizin yüksek olmasının yatırımı, istihdamı ve üretimi olumsuz
etkileyeceğine dikkati çeken Keskin, hizmet alanın kendi aldığı hizmetin bedelini
ödemesinin doğal bir unsur olduğunu ifade etti.
-"Zorunlu karşılıklara faiz verilmesi talebimiz devam ediyor"-
İpotekli konut finansmanında ikinci piyasanın oluşturulması için raporun da
hazırlandığını, bu konudaki çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Keskin, Türkiye'de
uzun vadeli kaynak bulunmadığını, şu anda uluslararası piyasaların son geldiği
noktanın konut finansmanına dayalı ihracı henüz mümkün kılmadığını, ancak bu
dönemin hazırlıklar için uygun olacağını vurguladı.
Keskin, bir soru üzerine, bankaların zorunlu karşılıkların düşürülmesi ve
zorunlu karşılıklara faiz verilmesi talebinin devam ettiğini de sözlerine ekledi.
(Bitti)