SPK İkinci Başkanı M. Emin Özer:
-"Yeni TTK ve yeni Sermaye Piyasası Kanunu ile kriz sonrası dönemden
çıkarılan derslerin ve yapılan uluslararası düzenlemelerin dikkate
alındığı en güncel mevzuat altyapısına sahip olacağız"
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) İkinci Başkanı M.
Emin Özer, yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve yeni Sermaye Piyasası Kanunu ile
kriz sonrası dönemden çıkarılan derslerin ve yapılan uluslararası düzenlemelerin
dikkate alındığı en güncel mevzuat altyapısına sahip olunacağını söyledi.
Kurumsal Risk Yönetimi başlıklı "Deloitte Sohbetleri" panelinde konuşan
Özer, yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun sermaye piyasalarına neler getirdiğine
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Sermaye Piyasası Kanunu'nun sermaye piyasası kurumlarını yeniden
tanımladığını ve bazı yeni kurumlar ortaya koyduğunu belirten Özer, kanun ile
borsaların birleşerek bölgesel ve uluslararası rekabete daha hazır hale
getirilmesinin amaçlandığını ifade etti.
Merkezi takas ve merkezi saklama kuruluşlarının da yeniden tanımlandığını
aktaran Özer, veri depolama merkezi gibi kurumlar oluşturularak para ve sermaye
piyasalarının risk yönetiminin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini kaydetti.
Özer, "Yeni sermaye piyasası ürünlerinin sermaye piyasasına kazandırılması
kolaylaştırılıyor. Aracı kuruluşlar birliği daha geniş bir üye tabanı ile güçlü
bir sermaye piyasası birliğine dönüşüyor. Piyasaların entegrasyonu ile de ortak
teminat yönetimi sayesinde işlem maliyetlerinin düşürülmesi hedefleniyor. Mali
suça mali ceza prensibiyle cezalar yeniden yapılandırılıyor" dedi.
-"En güncel mevzuat altyapısına sahip olacağız"-
Türkiye'deki sermaye piyasasının mevcut durumda da çok önemli altyapı
avantajları bulunduğuna işaret eden Özer, "Müşteri bazında saklama ve teminat
yönetimi bunlardan en önemlisi. Birçok ülke özellikle yaşanan finansal kriz
sonrasında bu sisteme geçme çabasında. Biz ise bunun yanında Merkezi Kayıt
Kuruluşu'nun (MKK) altyapısı ile elektronik genel kurul yapabilir hale geldik.
Elektronik genel kurul, yeni TTK ile halka açık şirketler için zorunlu hale geldi
ve geçtiğimiz günlerde devreye alınan bu sistem ile yerli ve yabancı pay
sahipleri canlı olarak izleyebildikleri genel kurullarda oylarını
kullanabildikleri gibi vekalet ile oy toplama ve online vekalet verme imkanına da
sahip oldular" ifadelerini kullandı.
Bir para piyasası ürünü olan ve aslında tazgah üstü (OTC) işlem gören FX
işlemlerinin de yakın zamanda SPK tarafından düzenleme altına alındığını
anımsatan Özer, "Bu sayede ülkemizde yapılan işlemler yine burada
netleştirilmekte ve yatırımcıların teminatları Takasbank'ta güvence altında
tutulmaktadır. Yeni TTK ve ardından yeni Sermaye Piyasası Kanunu ile kriz sonrası
dönemden çıkarılan derslerin ve yapılan uluslararası düzenlemelerin dikkate
alındığı en güncel mevzuat altyapısına sahip olacağımızı söyleyebiliriz" diye
konuştu.
SPK'nın, kurumsal yönetim ilkelerini ve dünya uygulamalarını Türkiye sermaye
piyasasına tanıtan, özellikle payları borsada işlem gören şirketler için bu
ilkelerin uygulanması noktasında teşvik edici tedbirler alan bir kurum olduğunun
altını çizen Özer, "Ancak 2008'de yaşadığımız ve hala etkisini sürdüren finansal
kriz sonrası kurumsal yönetim ilkelerinin bir seçenek değil bir zorunluluk olduğu
daha net bir şekilde ortaya çıktı. Yeni TTK ile getirilen hükümler ve Kanun
Hükmünde Kararname ile sermaye piyasası kuruluna verilen yetki ile de bu konuda
çok önemli adımlar atılmıştır. Yeni sermaye piyasası kanunu taslağında da
kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması noktasında SPK'nın yetkileri
artırılmıştır" dedi.
-"Şirketler proaktif bir yaklaşımla risklerden korunabilir"-
Özer, finansal piyasalar, özellikle de sermaye piyasaları açısından
hissedarlık haklarının korunmasında ve bu hakların kullanılabilmesinin
kolaylaştırılmasında kurumsal yönetim ortamının sağlanmasının büyük önemi
olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de kurumsal yönetim ilkelerinin bir uygulaması olarak pay senetleri
borsada işlem gören şirketler için etkili risk yönetimi örgütlenmesinin
sağlanması amacıyla yeni TTK'nın, riskin erken saptanması ve yönetimine ilişkin
komite kurulması zorunluluğu getirdiğine değinen Özer, pay senetleri borsada
işlem görmeyen diğer şirketlerde de bu komitenin bağımsız denetçinin gerekli
görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi halinde kurulacağını
kaydetti.
Özer, yeni TTK ile ayrıca denetçinin, yönetim kurulu tarafından, finansal
tabloların gerçek resmi dürüstçe göstermemesi dolayısıyla şirketi tehdit eden
veya edebilecek nitelikteki riskleri zamanında belirlemeye uygun bir sistem
kurulup kurulmadığını, kurulmuşsa bu sistemin yapısını açıklayan bir rapor
düzenleyerek, denetim raporuyla birlikte yönetim kuruluna sunmasını düzenlediğini
aktardı.
Benzer şekilde SPK tarafında Gelişen İşletmeler Piyasası'nda ve Gözaltı
Pazarı'nda işlem gören ortaklıklar hariç olmak üzere zorunlu olarak uygulanacak
kurumsal yönetim ilkeleri arasında Riskin Erken Saptanması Komitesinin
kurulmasının sayıldığını belirten Özer, "Düzenlemeler ile ülkemizde özellikle
piyasaların nabzını tutan borsa şirketlerinde risklerin saptanması ve yönetimine
ilişkin altyapının kurulması ve sürecin işlerliğinin sağlanması hedeflenmektedir.
Umarız ki bu yolla şirketlerimiz sürekli ve sistematik bir süreç oluşturarak
özellikle global ortamda gerçekleşen belirsizliklere ve olumsuzluklara karşı
proaktif bir yaklaşımla risklerden korunabilir ve bu riskleri birer fırsata
çevirebilir" değerlendirmesinde bulundu.
-"Risk yönetimi, riskten kaçınmak anlamına gelmez"-
Deloitte Global Risk Lideri ve Ortağı Henry Ristuccia ise "Kurumsal Risk
Yönetimi ve Günümüzdeki Artan Önemi" başlıklı konuşmasında, risk yönetiminin
riskten kaçınmak anlamına gelmediğini, riski yakalayıp onu kurumsal olarak değer
yaratacak hale getirmek gerektiğini ifade etti.
Risk yönetimi konusunda bütüncül yaklaşımın önemine değinen Ristuccia,
"Riskin insani boyutu çok önemli ama göz ardı ediliyor. Finans, teknoloji ve
insan kaynaklarından faydalanarak risk yönetimi kolaylaştırılmalı. Şirketlerde
riskten sorumlu bir kişi olması gerekiyor. Riski değer yaratan bir unsur olarak
ele alan şirket sayısı az" dedi.
Program kapsamındaki "Kurumsal Risk Yönetimi" panelinde de Akfen Holding
Bütçe, Raporlama ve Risk Yönetimi Koordinatörü Meral Altınok, Siemens Ar-Ge, Risk
ve İç Kontrol Operasyonları Lideri Andre Al-Dawaf, Deloitte Türkiye Kurumsal Risk
Hizmetleri Ortağı Evren Sezer birer konuşma yaptı.