Active Academy 10. Uluslararası Finans Zirvesi
-İMKB Başkanı İbrahim Turhan: (2)
-"Gelinen noktada borsaların varlığının tehdit altında olduğu bir yapıya
doğru ilerleme riski taşıyoruz. Şu anda böyle bir durumda değiliz ama süreç
bu şekilde devam ederse hem organize olmuş fiyat pazar yerleri hem de
tezgah üstü piyasaların, organize piyasalar ve borsalar üzerindeki baskısı
bizi bu noktaya doğru sürükleyebilir"
-"Önümüzdeki dönemde hem ulusal sınırlar arasındaki küçük borsaların
birleştiği,
hem de uluslar üstü ve deniz aşırı birlikteliklerin olduğu bir piyasa
görülecek.
Bunun da temel sebebi likidite. Çünkü borsalar artık kar amaçlı örgütler
oldukları
için gelirlerini artırmaya çalışıyorlar"
-"Nüfus yaşlandıkça yatırımcıların yatırım ufku kısalıyor, dolayısıyla
özkaynak
piyasalarından daha ziyade sabit getirili menkul kıymetlere, borçlanma
araçlarına
doğru bir geçiş olduğunu görüyoruz"
-"Sermaye piyasaları çok ciddi değişim geçiriyor. Şu anda Avrupa'da toplam
işlem hacmi açısından birinci sıraya gelmiş alım satım platformu artık bir
borsa"
-"Krizin başladığı günden bugüne kadar tezgah üstü piyasaların toplam
ağırlığı
daha da arttı ve 700 milyon doları aştı"
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
Başkanı İbrahim Turhan, gelinen noktada borsaların varlığının tehdit altında
olduğu bir yapıya doğru ilerleme riski taşındığını belirterek, "Şu anda böyle
bir durumda değiliz ama süreç bu şekilde devam ederse hem organize olmuş fiyat
pazar yerleri hem de tezgah üstü piyasaların, organize piyasalar ve borsalar
üzerindeki baskısı bizi bu noktaya doğru sürükleyebilir" dedi.
Active Academy tarafından düzenlenen 10. Uluslararası Finans Zirvesi'nde
konuşan Turhan, borsacılık sektörünün 1990'lardan itibaren rekabete açıldığını
anımsattı.
Bunun sonucunda borsaların hem birbirleriyle hem de borsa dışı alım satım
platformlarıyla rekabet etmek durumunda kaldığını aktaran Turhan, söz konusu bu
rekabetin kaçınılmaz olarak birleşme, satın alma ve ittifaklar konusunu gündeme
getirdiğini dile getirdi.
Avrupa'da Belçika, Hollanda, Fransa ve Portekiz borsalarının kendi
aralarında birleşip bir birlik kurduğunu hatırlatan Turhan, ondan sonra bu
birliğin ABD'deki New York Borsası ile birleşerek deniz aşırı ve kıtalar üstü
büyük bir grup oluşturduğunu aktardı.
Kuzey borsalarının da birleştiğini anımsatan Turhan, bunun da daha sonra
Amerika'nın 2. büyük borsası Nasdaq ile birleştiğini ifade etti.
Hem uluslararası hem kıtalar arası birleşmelerin gündeme geldiğini bildiren
Turhan, geçen yıl New York Borsası ile Deutsche Börse grubunun birleşme
girişiminde bulunduğunu ama bu girişimin gerçeklemediğini söyledi.
Önümüzdeki dönemde hem ulusal sınırlar arasındaki küçük borsaların
birleştiği hem de uluslar üstü ve deniz aşırı birlikteliklerin olduğu bir
piyasanın görüleceğini anlatan Turhan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunun da temel sebebi likidite. Çünkü borsalar artık kar amaçlı örgütler
oldukları için gelirlerini artırmaya çalışıyorlar. Ama bunu yaparken de finansal
aracılık faaliyetlerini artırmamak ve o rekabet ortamı içerisinde rekabetçi
üstünlüklerini kaybetmemek gibi bir mecburiyetleri var. Dolayısıyla fiyat
anlamında çok fazla rekabet edemedikleri için likiditeyi artırarak gelirlerini
artırmaya çalışıyorlar. Üstelik bu likiditenin artması aynı zamanda finansal
sektörün derinleşmesi, finansal aracılık sisteminin daha etkili bir şekilde
işlemesi ve firmaların ihtiyaç duyduğu fonlara sermaye piyasası üzerinden daha
kolay erişebilmesini de mümkün kılıyor. Nasdaq ve New York Borsası dünyadaki
toplam likiditenin yarısının konsantre olduğu, yarısının yoğunlaştığı bir
piyasa."
-"Borsaların işlem hacimleri geriliyor"-
İMKB Başkanı Turhan, borsaların işlem hacimlerinin gerilediğini belirterek,
"Bunun hem borsaların rekabet yapısına bir etkisi var, borsaların karlılığına
etkisi var ama aynı zamanda da borsaların aracılık faaliyeti ile fon bulmaya
çalışan şirketler sektörüne de bir etkisi olduğunu söylememiz lazım" dedi.
Piyasa kapitalizasyonunun dünyada henüz kriz öncesi düzeye ulaşamadığını
aktaran Turhan, bunda hem borsaların değer kaybetmesinin, hem de halka açık
şirketlerin sayısında geçmişte görülen artışın devam etmemesinin etkisinin
olduğunu ifade etti.
Bunun sadece ilgili ülkelerle değil dünyayla da ilgili olduğunu vurgulayan
Turhan, bunun ciddi sonuçları olabileceğini kaydederek, konuşmasına şöyle devam
etti:
"Bunu etkileyen 3 temel faktör var. Bunlardan bir tanesi yapısal sorunlar.
Mesela gelişmiş ülkelerde nüfusun hızla yaşlanması gibi. Nüfus yaşlandıkça
yatırımcıların yatırım ufku kısalıyor, dolayısıyla özkaynak piyasalarından daha
ziyade sabit getirili menkul kıymetlere, borçlanma araçlarına doğru bir geçiş
olduğunu görüyoruz. İkincisi uluslararası düzenleyici otoriteler, hem likidite
hem de sermaye yeterlilikleri anlamında yaptıkları düzenlemeler ile özkaynak
piyasalarındansa borçlanma piyasalarını ön plana çıkaracak düzenlemeler
yapıyorlar. Üçüncü olarak da biliyorsunuz gelişmiş ülkelerin ciddi bir borç
sorunu var. Kamu kesimi daha çok borçlanma enstrümanı ihraç ettikçe bu da
piyasayı borçlanma enstrümanlarına doğru yönelten bir gelişme. Bu 3 faktör de
özkaynak piyasalarını olumsuz etkileyen bir zemin teşkil ediyor.
Biz bütün platformlarda gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinde daha
fazla rol oynaması gerektiğini vurguluyoruz. Sürdürülebilir, güçlü ve dengeli bir
büyüme için bu olmazsa olmaz bir şart. Bu ülkelerdeki işletmelerin yapısına
baktığımız zaman küçük ve orta boy işletmelerin bu ekonomilerin önemli bir
dinamik gücü, önemli bir motoru olduğunu görüyoruz. Bu şirketlerin fonlara
ulaşması ancak sermaye piyasaları aracılığı ile olur. İkincisi bankacılık
kesiminin borç haznesinin giderek daha sıkı kuralları var. Bu da son derece
normal. Çünkü son kriz bize bu konuda önemli dersler verdi."
-"Sermaye piyasaları çok ciddi değişim geçiriyor"-
Sermaye piyasalarının çok ciddi değişim geçirdiğini aktaran Turhan, şu anda
Avrupa'da toplam işlem hacmi açısından birinci sıraya gelmiş alım satım
platformunun artık bir borsa olmadığını söyledi.
Giderek borsa dışı alım satım platformlarının varlığının daha çok
hissettirildiği bir ortamla karşı karşıya olunduğunu aktaran Turhan, G-20
toplantılarında tezgah üstü piyasalardan organize piyasalara doğru bir geçiş
olması gerektiği konusunda bir fikir birliği olduğunu ifade etti.
Krizin başladığı günden bugüne kadar tezgah üstü piyasaların toplam
ağırlığının daha da arttığını ve 700 milyon doları aştığını belirten Turhan,
sözlerine şöyle devam etti:
"Hala türev ürünlerinin yüzde 90'ının tezgah üstü piyasalarda
gerçekleştiğini görüyoruz. Pay piyasaları, özkaynak piyasaları baskı altında iken
bu piyasalara olan ihtiyacın da ciddi bir şekilde arttığını hatırlatmakta fayda
var. Özellikle önümüzdeki dönemde yükselen piyasa ekonomileri arasında, özkaynak
piyasalarına olan taleple, özkaynak piyasalarının oluşturabileceği sermaye
miktarı arasında çok ciddi bir açık var. Bu da sürdürülebilir güçlü ve dengeli
büyüme açısından dünyanın önümüzdeki dönemde üzerine odaklanması gereken
hususlardan bir tanesi. Bu yüzden yeniden özkaynak piyasalarına dönüşümü
hepimizin ciddi bir şekilde düşünmesi ve buna ilişkin teşvikler yapılması
gerekiyorsa bunların da gündeme alınması gerekiyor.
Önümüzdeki dönemde küresel düzen kurulurken bence sormamız gereken 2 tane
temel sorun var. Sermaye piyasalarında biz bu piyasaları rekabete açarken
amaçladığımız şey etkinliklerin artması, finansal aracılık maliyetlerinin
olabildiğince düşmesi idi. Tabii bununla beraber bir yerde piyasa farklılaşması
yapma yoluyla, toplam işlem hacmi ve sermaye piyasalarının reel sektöre aktardığı
fon miktarının da artması hedeflenmiştir. Fakat gelinen noktada borsaların
varlığının tehdit altında olduğu bir yapıya doğru ilerleme riskini taşıyoruz. Şu
anda böyle bir durumda değiliz ama süreç bu şekilde devam ederse hem organize
olmuş fiyat pazar yerleri hem de tezgah üstü piyasaların, organize piyasalar ve
borsalar üzerindeki baskısı bizi bu noktaya doğru sürükleyebilir. Bu durumda çok
değerli bir varlığı kaybetmiş olmamız söz konusu. Sağlıklı fiyat oluşumu ancak
borsalarda gerçekleşebilir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde düzenleme ve yeniden
yapılanma çerçevesinin kurgularken bu hususu dikkate almamız önemli. Lehman
Brothers çöktüğünde ihraç edilen her bir dolarlık borçlanma aracına karşılık, onu
garanti altına almak için 6 dolarlık kredi risk takası CDS sözleşmesi vardı. Bu
da piyasalaşma dediğimiz sürecin bizim amaçladığımız ve gerçekte olması gereken
hedeflediğimiz noktanın çok ötesine geçebildiğini görüyoruz."
(Son)