"11'inci Uluslararası Finans Sempozyumu"
-Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Aydın:
"Dünyadaki mevcut büyümeye gelişmekte olan ülkeler etki etti.
2008-2012 arasında yüzde 5,5 büyüme ile yüzde 2,9'luk büyümeye
katkı sağlamışlar"
-"Finansal sektör, büyüyen ekonomiyle gelişir ve derinleşir.
Derinleşip gelişen finansal sektör, ekonomik büyümeyi destekler"
-"Tasarruf açığı için Türkiye dışardan kaynak bulmak zorunda
olmamalı. Tasarruflarını arttırması gerekiyor"
-"Cari açık, para ve mali politikalar koordinasyonuyla
çözülebilecek yapısal bir sorundur"
-"Kredi notu yükselen Türkiye'nin sermaye piyasasına erişimi
belirli ölçülerde rahatlayacak olsa da kısıtlıdır"
-"Büyüyen ve güçlü bir finansal sektör, ki Türkiye'de öyledir,
ekonomiyi büyütür. Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz"
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın,
dünyadaki mevcut büyümeye gelişmekte olan ülkelerin etki ettiğini ve 2008-2012
arasında yüzde 5,5 büyüme ile yüzde 2,9'luk büyümeye katkı sağladıklarını ifade
etti.
11. Uluslararası Finans Sempozyumu'nda konuşan Aydın, büyüme, tasarruf
yatırım ve finansal sektörün rolü konusunda, "Büyüme, ulusal gelir düzeyinde ve
birey başına düşen milli gelirdeki artıştır. Büyümenin temel unsuru üretimdir.
Üretim olmadan büyüme olmaz. Sürdürülebilir büyüme için daha fazla yatırım ve
daha fazla kaynak gerekli. 1994-2007 yıllarında büyüme yüzde 4,2 iken, 2008-2012
yılları arasında yüzde 2,9 düzeyinde gerçekleşti. Ekonomik büyüme gelişmiş
ülkelerin az büyümesinden kaynaklanıyor. 1994-2007 yıllarında gelişmiş ülkelerde
büyüme oranı yüzde 2,8 olmuş, 2008-2012 yıllarında hemen hemen hiç büyüme
olmamış. Mevcut büyümeye gelişmekte olan ülkeler etki etti. 1994-2007 yıllarında
gelişmekte olan ülkeler yüzde 6,2 büyüme ile yüzde 4,2'lik büyümeye katkı
sağlamışlar. 2008-2012 arasında ise yüzde 5,5 büyüme ile yüzde 2,9'luk büyümeye
katkı sağlamışlar" değerlendirmelerinde bulundu.
-"Bankaların para kazanmasına karşı çıkmamak lazım"-
Tasarruf oranının gelişmekte olan ülkelerde daha fazla olduğu belirten
Aydın, yatırım artış hızının da arttığını ve artmaya devam ettiğini kaydetti.
Güçlü ve sağlıklı finansal sektörün ekonomik yapının çok önemli bir bileşeni
olduğunu anlatan Aydın, şunları söyledi:
"Güçlü olmak için para kazanmak gerekiyor. Bankaların para kazanmasına
karşı çıkmamak lazım. Bizim güçlü olmamız gerekiyor. Finansal sektör, büyüyen
ekonomiyle gelişir ve derinleşir. Derinleşip gelişen finansal sektör, ekonomik
büyümeyi destekler. Sermaye tabanı güçlü ve kaliteli olmalıdır. Kriz ortamlarında
banka bilançolarının dayanıklı olması güçlü sermaye yapısı ile ilişkilidir. Bizi
güçlü kıymetli kılan aktif kalitemizin yüksek olması. Kriz ortamlarında banka
bilançolarının dayanıklı olması. Kriz ortamlarında, aktif kalitesi bozulma
eğilimindedir. Güçlü bilançonun önemi kriz dönemlerde daha da artar. Bazı
gelişmiş ülkelerin bankacılık sektöründe yaşanan zayıflıklar diğer sektörlere de
yansımış ve kredi kanalının çalışmaması nedeniyle üretimin düşmesine neden
olmuştur. Bu meyanda ABD ve Avrupa'da bankaların risk iştahı düştü.
Kamu sektörü sistemin riskini azaltmak amacıyla, finansal piyasalara
likidite, sermaye, garanti desteği yoluyla müdahalelerde bulunmuştur. Merkez
bankaları, öncü rol üstlenmiş ve genişleyici para politikası uygulamaya
başlamışlardır. Ağırlıkla yüksek kaldıraç ile çalışmakta olan bankalar,
bilançolarını hızla daraltmak zorunda kalmışlar ve önemli zararlar yazmışlardır.
Zayıflayan bankacılık sistemi ve yüksek kamu borçları nedeniyle büyümeler olumsuz
etkilenmiştir. Düşen enflasyon, kamunun borçlanma gereğinin azalması, yurt
dışından borçlanma imkânları ve bankacılıkta yeniden yapılanma kredilerin
büyümesine olumlu yönde katkı sağlamış, bankalar küresel krizde kredilerini
büyütmüş, büyümeye katkı sağlamıştır."
-"Büyüme için yatırım gerekiyor. Bunu için de tasarruf gerekiyor"-
Türkiye'nin yüksek büyüme hızı gösterdiğini anlatan Aydın, "Türkiye,
2010'da yüzde 8'lerin üzerinde bir büyüme, 2011'de yumuşak bir iniş ve bilinçli
bir tercih ile dünya paralelinde bir büyüme gerçekleştirdi. Büyüme için yatırım
gerekiyor. Bunu için de tasarruf gerekiyor. Tasarruf açığı için Türkiye dışardan
kaynak bulmak zorunda olmamalı. Tasarruflarını arttırması gerekiyor"
önerilerinde bulundu.
Geçmişte Türkiye'de kamunun borçlanma gerekliliğinin azalmasıyla bankaların
gerçek işlemlerini yapmaya başladığını belirten Aydın, "Biz de kredi
departmanlarını yeniden kurmaya ve risk iştahını arttırmaya başladık. Türkiye
bunları yapabildiği için Türk bankacılık sektörü kıymetli hale geldi. Yoksa
sadece devleti fonlayan bir bankacılığın kıymeti olmazdı ki. Yurt dışından
borçlanma imkanları arttı. Bize borç verenler ülkenin durumuna, iş tutuş biçimine
bakıyor. Biz dışarıdan kaynak alabilecek hale geldik" diye konuştu.
-"Cari açık, para ve mali politikalar koordinasyonuyla çözülebilecek
yapısal bir sorundur"-
Gelişmekte olan Türkiye'nin, sermaye yatırımlarını büyütmek için kaynağa
ihtiyaç duyduğunu söyleyen Aydın, "İç kaynaklar yeterli olmadığı için cari açık
verilmektedir. Bu durum da büyümenin sürdürülmesi için risk yaratmaktadır. Cari
açık, para ve mali politikalar koordinasyonuyla çözülebilecek yapısal bir
sorundur. Özel sektörün sermaye yatırımları ve kapasite artırımları öz
kaynaklarla ve iç kaynaklarla desteklenmelidir. Yurt dışı piyasalardaki
istikrarsızlıklar nedeniyle dış kaynağa dayalı finansman konusunda dikkatli
olunmalıdır. Kredi notu yükselen Türkiye'nin sermaye piyasasına erişimi belirli
ölçülerde rahatlayacak olsa da kısıtlıdır. Üretim, yatırım, özelleştirme ve alt
yapı yatırımlarının finansmanında yurt içi bankalardan kaynak talebi daha da
artabilecektir. Finansman açısından bu desteğin bankalar tarafından sürdürülmesi
için bankaların öz kaynaklarının büyümesi ve güçlü olması gerekir" dedi.
Aydın, beklentilere ilişkin olarak da şunları söyledi:
"Küresel krizin tahribatının giderilmesi ve uluslararası piyasalarda
dengelerin kurulması zaman alacaktır. Böyle bir ortamda iç dengelerin sağlam
olması istikrarın korunması açısından gereklidir. Büyümenin sürdürülmesi için hem
kamuda hem de özel sektörde tasarrufların artması, finansal sektöre ve uzun
vadeye çekilmesi için alınan önlemler doğrudur. Finansal sektörde aracılık
maliyeti hala yüksektir, parasal, vergisel ve düzenlemeden gelen yüklerin
azaltılmasına devam edilmelidir. Finansal kurumların gücü öz kaynaklarıdır,
politikalar ve düzenlemeler öz kaynakların aşınmasına değil büyümesine katkı
sağlamalıdır. Büyüyen ve güçlü bir finansal sektör, ki Türkiye'de öyledir,
ekonomiyi büyütür. Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz."